31 Aralık 2008 Çarşamba

YENİ YILMIŞ...


Yeni yılmış ...1 ocak 2009...Herkes yarın karşılaştığı insanlara,telefonu açtığında ilk söyleyecekleri söz:iyi seneler,mutlu seneler...Yeni yılı kimler kutluyor yada yeni yıl dedikleri şey nedir?Bizler için eski seneyi uğurlamak,yeni seneye merhaba demek..Hristiyan alemi için ise hz isanın doğumu.yani onların diline göre noel.Şimdi düşünüyorum da neden hristiyan alemi müslümanların bayramlarını böylesi bir coşkuyla kutlamıyorda,bizler müslüman alemi,değerlerini yitirmiş bir toplum olarak,taşkınlıklara varacak derecede kutluyoruz.1 ocak 2009 mekkenin fethi.Soruyorum şimdi kimin haberi var bundan.Kaç kişinin.Bir elin parmakları kadarız biliyorum.Hani diyor ya güzeller güzeli.Öyle bir zaman gelecek ki,imanlı kişi imanını elinde bir kor gibi taşıyacak.İşte o zaman bu zaman.Elimizde bizi yakan bir korla dolaşıyoruz.İçimiz dışımız yanıyor ama elimizden birşey gelmiyor.Müslümanın kurban bayramı katliam olarak görülüyor ama noelde kesilen,içki masalarının vazgeçilmezi olan zavallı hindi katliamına kimsenin sesi çıkmıyor.ki kurban bayramının amacı belli.Fakirin bayramı.Noel,yeni yıl gafilin bayramı...Her gün yanan bir ülke var uzaklarda.FİLİSTİN.bugün dinledim haberlerde filistinli hacılar ülkelerine gelince İsrail kurşunlarıyla karşılanmışlar.Orda yürekler yanıyor,burda gafil müslümanlar yeni yıl kutluyor.Yazık bizlere.Eğer bu yılda Filistin'e gelmiyecekse barış,eğer bu yılda Filistin Filistin olamayacaksa varsın mutsuz olsun bu yıl da.Orda bir çocuk ağlarken,bir anne,bir baba kan akıtırken her gün yüreğine,her gün bir Filistinli genç,çocuk düşerken toprağa şimdi saatler on ikiyi vururken yeni yılı karşılarken varsın mutsuz gelsin bu senede.Güzeller güzelininin dediği gibi:Müslümanlar bir beden gibidir.Neresine bir iğne batsa bütün beden acır.Bütün bedenim acıyor bir Filistinli düşerken toprağa.Filistinde taş atmak ibadettir.Yüreği taştan da taş kesilmiş İsrailli askerlere,yüreği yumaşacık,elleri yumuşacık filistinli çocukların attığı her taş ibadettir.Allah her gününüzü yepyeni umutlarla doldursun Filistinli kardeşlerim.VE MEKKENİN FETHİ KUTLU OLSUN...VE BİR GÜN İNŞALLAH FİLİSTİNİN ZAFERİNİ DE KUTLARIZ...VESSELAM........

28 Aralık 2008 Pazar

EN ÇOK TERZİMİ SEVERİM, ÇÜNKÜ...


Bir bilgeye sormuşlar:
"Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?"
"Terzimi severim." diye cevap vermiş.
Soruyu soranlar şaşırmışlar:
"Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı? Neden terzi?"
Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş:
"Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler."
__________________

BÜYÜTMEKTEN YORULDUM

Kara gözlerini deviripte bakma öyle çocuk,
Hepsinin yönü doğruda, bir tek sen şaşırmışsan ne çıkar
Kaçının kalbi seninki kadar deruni parlar gözlerinde
Al benim yüreğimide koy yüreğinin eşiğine
Büyütmekten yoruldum
Birazcık çocuk kalsın seninle...

24 Aralık 2008 Çarşamba

MORALİN Mİ BOZUK? ÜZGÜN MÜSÜN?

MORALİN NİYE BOZUK?

moralin mi bozuk? üzgün müsün?



Hz. Adem (a.s.)gibi 200 sene tevbe mi ettin?


Moralin niye bozuk?
Hz.ibrahim gibi ateşe mi atıldın?


Moralin niye bozuk?
Hz.zekeriyya (a.s)gibi testereyle mi kesildin?


Moralin niye bozuk?
Hz.yusuf (as) gibi kuyuya mı atıldın?


Moralin niye bozuk?
Hz.MUHAMMED(sav) gibi taif'te taşlandın mı, başına işkembe mi konuldu namazkılarken, dişin mi kırıldı, yüzüne tükürük mü atıldı, hicrete mizorlandın, sevdiklerinden mi ayrıldın?

Moralin niye bozuk?
Hz.hamza (r.a) gibi burnun kulağın mı kesildi?


Moralin niye bozuk?
Musab bin umeyr gibi kolların mı kesildi?


Moralin niye bozuk?
Cafer bin ebu talip gibi ok, mızrak ve kılıç darbeleriyle yaralandın mı?


Moralin niye bozuk?
Ammar,sümeyye, yasir gibi işkence mi gördün?


Moralin niye bozuk?
Bilal gibi kızgın kumlara yatırılıp, üzerine taşlarmı kondu?


Moralin niye bozuk?
Yunus peygamber gibi denize mi atıldın?


Moralin niye bozuk?
Eyüp peygamber gibi vücudunu yaralar mı kapladı?


Moralin niye bozuk?
Hz. İsa gibi çarmıha mı gerilmek istendin?


Moralin niye bozuk?
Üstad gibi zindana mı atıldın, zehirlendin mi?


Moralin niye bozuk?
Ne düşünüyorsun, dünyalık işler mi?


Silkinelim, kendimize gelelim........?




Üzüleceksen,


namazınıkazaya bıraktığın için, teheccüde kalkamadığın için, birinin kalbinikırdığın, pazartesi perşembe orucunu tutamadığın için üzül



Üzüleceksen,


bugün ALLAH için bir şey yapamadığın için,
ALLAH ve Rasulü (sav)'i memnun edemediğin için üzül


filistin'de,çeçenistan, bosna hersek'te, Irak'ta ve dünyanın dört bir yanında zulümgören, işkence edilen, öldürülen din kardeşlerin için üzül



üzülürsen,


bir fakire yardım edemediğin için, yetimin elinden tutamadığın için üzül



Üzüleceksen,


Afrika'da ve diğer ülkelerde bir lokma ekmek bulamayan, hastalıklarla mücadele eden insanlar için üzül



Üzüleceksen,


Kur'an-ı yeterince okuyup, hayatına tatbik edemediğin için üzül



Üzüleceksen,


Peygamber Efendimiz (sav)'i, canından, malından, aile bireylerinden, herşeyden çok sevemediğin için üzül



Üzüleceksen,


hakiki manada kul, Efendimiz (sav)'e ümmet olamadığın için üzül



Üzüleceksen,


Efendimiz (sav)'in şefaatine nail olamama korkusuyla üzül..

SUSMAYA NE DERSİN



Söylenecek hiçbir şeyin yoksa, susmaya ne dersin? Söyleyecek sözü olanları dinlemeye, anlamaya ne dersin? Kitap sayfalarının arasında dolaşmaya... Kâinatı okumaya... Suratını okşayan rüzgârı, saçlarını ıslatan yağmur damlasını, ayaklarındaki kum tanelerini hissetmeye... Güneşin batışını, hayata dair anlatacakları olan bir filmi, yıldızları, uzaklaşan bir gemiyi izlemeye... Hastanedeki hastaları, cezaevlerindeki mahkûmları, kabristandaki mezar taşlarını görmeye... Yollardaki bir taşı, bir düşeni, bir kendini kaybedeni kaldırmaya ne dersin? Biraz düşünmeye, geçmişe, geleceğe gitmeye... Sorular sormaya, hayata, kendine, dünyaya dair... Kafa yormaya, hep ertelediğin konularda... Bir cevap bulmaya, bir cevap veren bulmaya; içinden çıkamadığın problemlere dair... Söyleyecek hiçbir şeyin yoksa, söyleyecek bir şeyi olanlardan bir şeyler öğrenmeye ne dersin? Bugüne kadar söylenmiş sözlerin üzerinde durmaya; kiminin altını kırmızı, kiminin mavi, kiminin siyah kalemle çizmeye; kiminin üstünü çizmeye, kimine bir harf, bir kelime, bir ünlem eklemeye ne dersin? Yeni bir şey söylemeyeceksen, daha önce söylenmiş sözleri bu kadar yüksek sesle, bu kadar kendi keşfinmiş gibi bağıra bağıra söylememeye ne dersin? Kendini biraz hesaba çekmeye, cevaplarının doğruluğunu kontrol etmeye, hatalarını kabul etmeye... Biraz bozmaya ezberlerini... Biraz değiştirmeye kurduğun cümleleri... Teslim bayrağını çekmeye... Yeni şeyler öğrenmeye... Yeni şeyler söylemek için susmaya... Ama susarken de içine hiçbir ima katmadan, sadece susmaya... Bir şey biliyormuş gibi değil. Kâle almıyormuş gibi değil. Kendini ağırdan satıyormuş gibi de değil. Gümüş olan söze tercih edilesi bir altın değerinde olduğundan hiç değil... Daha yolun başındaymış, daha öğrenecek çok şeyi varmış, söyleyecek hiç ama hiçbir şeyi yokmuş gibi susmaya... Bir "Konuşursam yer yerinden oynar havasında" değil. "Fırtına öncesi sessizlik" gibi de değil. Sesini akort ediyormuş gibi hiç değil. Söyleyecek sözü olmayan herhangi bir insan gibi... Susmaya ne dersin...

21 Aralık 2008 Pazar

Monaroza

Mona Roza

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...